Trablusgarp Cephesi ''Kalpaklı Atatürk'' 1000 Parça-iskenders puzzle, foto puzzle
Bu anlamlı açılıştan sonra puzzledaşlarımızla beraber eğlencemiz başlamış oldu.
Ben de bu tatlı yoğunlukta 10 Kasım Ata'mızı anma gününde farklı bir Atatürk teması paylaşmak istedim.Bundan bir önceki yazımda İskenders puzzle (Gold Puzzle) firmasının ricam üzerine hazırlayıp gönderdiği çarpıcı iki Atatürk görselinden ilkini paylaşmıştım. Heyecanla tamamladığım diğer model Atatürk'ün 1000 parça kalpaklı pozu.
''Kurtuluş savaşı döneminde komutanların taktıkları kalpaklar o dönemin önemli baskın simgelerinden biri olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün de takmış olduğu ay-yıldızlı kalpaklar, ulusal etkinliklerin de vazgeçilmezlerinden biridir''
ABD'de yayınlanan Time dergisinin 4.sayısında Fransız gazeteciye çektirmiş olduğu meşhur kalpaklı fotoğrafı bulunuyordu.
Bu fotoğraf da İzmit'de kadınlara seçme ve seçilme hakkını vereceğini söylediği zaman çekilmişti.Tüm dünyanın yakından takip ettiği tek ve değişmez önderimiz 4 yıl arayla Time dergisine iki kez kapak oldu.
Atatürk'ün hayatında İzmit çok önemli bir yer tutuyor. Nitekim İzmit'te bulunan Kasr-ı Hümayun binasında Cumhuriyeti ilan etmeden 9 ay önce cumhuriyeti ilan edeceğini ulusal basına aktarmış. ve ne üzücüdür ki hayatının son basın toplantısını da bu binada yapmış
Atatürk (Evi) Müzesi
Atatürk'ün kalpağından yola çıkarak bazı hikayeler anlatmak istiyorum. 2020 yılında Kocaeli'nde açılan Atatürk evini duymuşsunuzdur.
Dünyanın en zengin Atatürk Müzesi olarak adlandırılan evde 400'den fazla eser bulunmakta. Peki Atatürk'ün bu hatıraları bu eserleri nasıl buraya gelmiş? işte duygu dolu satırlara tanık olacağınız hikaye burada başlıyor.
Bu eserleri koruyan, gözeten, günümüze ulaşmasını sağlayan Atatürk tarafından evlat edinilmiş manevi kızı Sabiha Gökçen'in manevi oğlu Eriş Ülger'in de ilginç bir hikayesi var arkadaşlar.
Anıtkabir'in 1953 yılında inşa edilmesinden sonra Atatürk'ün naaşı Etnografya müzesinden kendisi için inşa edilmiş anıt mezar olan Anıtkabir'e nakledilmişti.
O dönem bir Türk çocuğu seçilerek tüm Türk gençliği adına kürsüde Gençliğe Hitabeyi okuması planlanıyor ve bir yarışma düzenleniyor.
Ve yarışma sonucunda o dönem 12 yaşında olan Eriş Ülger seçiliyor. İşte o çocuk o kadar çoşkulu okuyor ki hitabeyi, Sabiha Gökçen çok duygulanıyor ve Eriş Ülger'i evlat ediniyor.
Sabiha Gökçen, vefat edene dek Eriş Ülger'e hem annelik yapmış hem yoldaş olmuş, eğitim hayatında hep destek vermiş ve bu baba yadigarı eserleri de oğluna aktarmış. Eriş Ülger zaman zaman bu eserleri gezici olarak sergilemiş ve bazı görüşmeler sonucunda Kocaeli'nde son mekanına yerleştirmiş.
İşte yıllarca kullandığı siyah kalpak da bu müze evde bulunuyor. Ayrıca Atatürk'ün hayatına dokunmuş kadınlar, annesi Zübeyde Hanımın gözlüğü, kızı Sabiha Gökçene ait kişisel eşyalar da bulunuyor. Müzede Atatürk'ün kızına hediye ettiği Fransız parfümü de var.
Sabiha Gökçen bu parfümü kullanmaya kıyamamış açmadan şişesiyle saklamış. Müzede telvesi hala içinde olan Atatürkün son kahvesi diye bilinen fincan da sergilenmekte, fincanın hikayesi kaynaklarda şöyle geçiyor:
Atatürk ve Kahve Fincanı;
7 Eylül 1938 günü Prof. Dr. Fiessinger, Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ü muayene ettikten sonra kendisine şöyle der:
“Görüyorum ki, önerilerimi pek dikkate almıyorsunuz. Oysa sıhhatiniz her şeyden önemli. Sigarayı azaltmış olmanız çok memnuniyet verici, ancak yanında lütfen kahve içmeyin. Şu anda sizin için bir fincan kahve bir kadeh alkolden daha tehlikeli. Lütfen kahve içme alışkanlığından vazgeçelim.”
"Tamam Doktor, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım. Ama son kahvemi birlikte içmeyi teklif ediyorum size.”
“Emriniz olur.”
Biraz sonra kahveler gelir, biri şekerli diğer şekersizdir. Gazi, Doktor’la sohbet ederek kahvesini içer ve bu kahve Atatürk’ün hayata veda etmeden önce içtiği son kahvedir.
Doktor saraydan ayrıldıktan hemen sonra manevi kızı Sabiha Gökçen Hanım, nöbetçi doktordan izin alarak Paşa’nın odasına girer. Gazi, onu görür görmez hemen yanına çağırır.
“Gel Sabiha, gel çocuk. Sana bir sır vereceğim.”
“Emredin efendim.”
“Şu masanın üstündeki kahve fincanını görüyor musun?”
“Evet, efendim.”
“İşte o benim içtiğim son kahve… Profesör Fiessinger kahve içmemi kati surette yasakladı.”
Daha sonra Sabiha Gökçen masanın üstünde duran ve Atatürk’e ait olan kahve fincanını alarak odadan çıkar. Babasının hediye ettiği parfümü kullanmaya kıyamayan Sabiha Gökçen,tam 65 yıl boyunca bu kahve fincanını telvesiyle birlikte sakladı ve vefat etmeden önce manevi oğluna armağan etti.
İşte fotoğrafını gördüğünüz telvesi üzerindeki bu kahve fincanı, Atatürk’ün içtiği son kahvenin fincanıdır.
Bu arada çok ilginç bir dip bilgi: Sabiha Gökçen'e "Gökçen" soyadı, henüz havacılıkla ilgisinin olmadığı 1934 yılında soyadı kanununun çıkmasıyla Atatürk tarafından verilmiştir.
COMMENTS